Blog

Dijitalleşme Sürecinde Yalın Yönetim Sisteminin Kullanımı

21 Mar, 2022

Dr. Hikmet MARAŞLI

İşletmeler tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ürün ve hizmet üretimi yapmaktadır. Bu üretim esnasında israflardan kaçınılarak, maliyetlerin azaltıldığı, müşteri memnuniyetinin arttırıldığı ve sürekli iyileştirmenin sağlandığı süreç yalın üretim olarak adlandırılmaktadır. Yalın üretim sisteminin kullanılması üretimde arıza oranının azalması, makine verimliliğinin arttırılması, ekipman kapasitelerinin doğru şekilde kullanılması, üretim esnasında malzeme kayıplarının azalması, yeniden işlem akışının azalması, işçilik maliyetlerinin düşürülmesi gibi işletmeye sağladığı pek çok faydası bulunmaktadır.

Günümüzde artan rekabet ortamı ve gelişen teknolojik faaliyetlerle birlikte işletmelerin odak noktasında müşteri ihtiyaçları ve beklentileri yer almaya başlamıştır. İşletmeler müşteri ihtiyaçlarına cevap verebilmek, sürdürebilir rekabet açısında üretim faaliyetlerinin doğru ve karlı hale getirmek için yalın üretime yönelmiştir. Bir işletmenin en önemli hedeflerinden birisi, israfı meydana getiren süreç, faaliyet veya eylemlerin iyileştirilmesi ya da tümüyle ortadan kaldırılmasıdır. Yalın Üretim felsefesi işletmelerde bu amaca yönelik olarak uygulanmaktadır.

Üretimde sanayileşmenin ilk adımı olarak bilinen Endüstri 1.0 temelleri ilk olarak 1750-1890 yıllarında Avrupa’da atılmış daha sonrasında dünya geneline yayılmıştır. Buhar çağı olarak bilinen bu dönemde üretimin arttırılması planlanmıştır. Endüstri 2.0 döneminde ise seri üretim teknolojisine geçiş şeklinde ortaya çıkmıştır. Endüstri 1.0 da yer alan buhar makinelerinin yerini elektronik üretim sistemleri almıştır. Seri üretim teknolojisi sayesinde ürünler daha hızlı ve sistematik bir şekilde üretilmeye başlamıştır. Sanayileşmenin üçüncü dönemi olarak bilinen Endüstri 3.0 döneminde artık üretim dijital teknolojiler sayesinde daha hızlı kaliteli hata oranı daha düşük bir şekilde üretilmeye başlanmıştır. Artan tüketici taleplerine cevap verebilmek adına insan gücünün azaldığı dijital makinelerin yer aldığı üretim sistemleri benimsenmiştir. Endüstri 4.0 dönemi temel amaçlar ise; düşük maliyet, yüksek hızlı çalışma temposu, daha az enerji sarfiyatı, daha küçük alan kullanımı, verimin artırılması ve ortaya çıkacak ürünlerin daha kaliteli hale gelmesi şeklinde özetlenebilir. İnsan faktöründen bağımsız bir şekilde, kendi aralarında etkileşim içerisinde bulunan makineler ile donatılan akıllı fabrikalar Endüstri 4.0’ın gelecek beklentileri içerisinde en önemli role sahip unsurların başında gelmektedir.

Birinci bölümde yalın üretim sisteminin kavramsal tanımına ve yalın üretim sisteminde dikkat edilmesi gereken sekiz israf türü olarak bilinen, aşırı üretim israfı, bekleme israfı, taşıma israfı, gereksiz işlem israfı, stok israfı, hareket israfı, kusurlar ve insanların israfı olarak sınıflandırılan Toyota üretim israflarına yer verilmiştir.

Çalışmanın ikinci bölümünde ise endüstri geçiş dönemleri ve yalın üretim tekniklerinden olan: Jidoka, Tam zamanında üretim, toplam üretken bakım, kanban, kaizen, sürekli akış, hücresel üretim, Heijunka, bilgisayarlı bütünleşik üretim gibi yalın üretimin temel yöntemlerinden bahsedilmiştir.

Kavramsal Çerçeve

Yalın Yönetim Yaklaşımıyla İlgili Kavramlar

Tanım olarak yalınlık kavramı, mevcut kaynakların en etkili şekilde kullanılması, israfın azaltılması ve gerek olmayan her şeyden arındırılmasıdır (Hicks, 2007: 233). Yalın kavramı ilk olarak 1950’lerde Japon otomobil markası olan Toyoda’nın mühendisleri Eiji Toyoda ve Taiichi Ohno’nun öncülüğünde Toyota firmalarında ortaya çıkmıştır. İşletmelerde kullanılan kitle üretim sistemindeki gerek olmayan işlemler, gereğinden fazla hammadde kullanımı ve stok bulundurma kayıplara ve israfa sebep olmaktadır. Bu sebeple Toyota mühendisleri bu kayıp ve israfları en aza indirmeyi hedefleyerek “yalın üretim” sisteminin oraya çıkmasını sağlamışlardır (Tekin, 2017:260-261). Yalın üretim kavramı, israfa sebep olan her türlü faaliyetleri ve uygulamaları yok ederek teslimat sürelerini azaltmak, ürünün daha iyi kalitede olmasını sağlamak ve hedef kitle için değer oluşturmak amaçlarıyla kalıcı ve uzun süreli büyümeyi bir hedef görmektedir. Bu üretim sistemi stokları azaltmak, belirli iş proseslerinin oluşturulması, sürekli iyileştirmenin kavranması, personellerin görev dağılımı yapılarak fikirlerinin değerlendirilmesi gibi konuları kapsayan bir sistemdir (Özcan, 2018:4).

Yalın üretim sisteminde israf kavramı, değer katmayan her türlü şey olarak tanımlanmaktadır. Aşırı üretim, gerek olmayan taşıma, bekleme, gereğinden çok stok, gereksiz insan hareketi, gereğinden fazla yapılan işlemler ve hatalar üretimde israfa neden olan sebepler olarak verilebilir. Ohno, Toyota Üretim Sistemi kitabında 7 temel israf türü belirlemiştir (Hodge ve diğerleri, 2011: 237). Ancak “The Toyota Way” yazarı Liker bunlara bir tane daha eklemiştir ve bu şekilde 8 israf türü ortaya çıkmıştır (Novis, 2008: 524). Bunlar aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

Şekil 1: İsraf Türleri
Kaynak: Hicks, 2007: 236- 237

Aşırı Üretim İsrafı: Tüketicinin talep ettiğinden daha fazlasını üretmektir. İşlemler gereken üretim miktarı sona erdiği halde devam ederse de ortaya çıkabilir. Bu durum, çok fazla ürün, ürünlerin gerekenden erken üretimi ve stok fazlalığıyla sonuçlanır.

Bekleme İsrafı: Kuyruklanma olarak da adlandırılır ve iki yönlü akış faaliyeti zamanında yapılmadığından bu akışlı proseste durma dönemleri olduğunda ortaya çıkar. Boşta duran süreçler ya değeri olmayan ya da aşırı üretime neden olan faaliyetler için kullanılır.

Taşıma İsrafı: Devam eden bir işlemden diğer bir işleme geçerken iş süreçlerinde oluşan gereksiz hareketi belirtir. Taşıma israfının en düşük seviyeye indirilmesi genel anlamda önemlidir, çünkü bu süre boyunca bir değer oluşmaz ve dağıtım olumsuz yönde etkilenebilir.

Gereksiz İşlem İsrafı: Aşırı üretim ya da gereğinden fazla stok bulundurmaktan ve hatalardan dolayı oluşan iş ve proseste tekrar, daha fazla depolama gibi ilave olarak yapılan işlemlerdir.

Stok İsrafı: Mevcut tüketici taleplerini daha hızlı şekilde yerine getirmek için gerekli olmadığı halde önceden yapılan tüm stoklardır. Stok, hammadde, işlem sürecinde olan ve hazır olan ürünleri ve hizmetleri barındırır. Bu stokların tümü, fazladan bir bakım ve depolama kapasitesi gerektirir. Ayrıca elde aşırı stok tutma ekstra işlemleri de önemli oranda artırmaktadır.

Hareket İsrafı: Hatalar, yeniden işleme, gereğinden fazla üretim ve stoklama gibi durumları düzenlemek için personel ve ekipman tarafından yapılan ek hareketleri ifade eder. Hareket, fazladan bir vakit alır ve ürüne veya hizmete hiçbir değeri olmaz.

Kusurlar: Belirlenen şartlara uymayan veya tüketicinin beklentisini karşılamayan hazır ürünler veya hizmetleri ifade eder. Bu da dolayısıyla müşteri memnuniyetsizliğine neden olur.

İnsanların İsrafı: Bu, insanların yeterince sürece dahil edilmemesi ve özellikle proses ve uygulamaları geliştirmeye yönelik insanların düşünceleri ve yaratıcı girdileri ile ilgilidir (Hicks, 2007: 236-237).

Yalın düşünce kavramı, israfın azaltılarak ve işleyişin sadece değer sağlayacak adımlardan oluşmasını temel almaktadır. Bir firmanın yalın düşünceyi uygularken ulaşmak istediği hedef; daha fazla müşterinin memnun edilmesidir. Müşteri memnuniyetini sağlamayan ve artırmaya yönelik etkisi olmayan tüm unsurlar israftır ve her israfın belirli bir maliyeti vardır. Müşterinin neyi değer neyi israf olarak aldığı önemlidir (Sezen vd.,2018: 51-52). Şekil 1’de yalın düşüncenin kapsamı açıklanmaktadır.

Şekil 2: Yalın Düşüncenin Kapsamı
Kaynak: Çelenk, Topoyan ve Özçelik Kaynak, 2019: 588

Şekil 1’ görüldüğü üzere yalın düşünce beş temel aşamadan oluşmaktadır. Yalın düşüncenin ilk aşaması değerlerin tanımlanmasıdır. Yalın düşünce açısından gereken değerlerin belirlenmesi, hedefe ulaşmak için bir izlenecek bir yol oluşturulması noktasında faydalı olmaktadır. Ayrıca olası bir yanlış yapılması durumunda başa dönülmesini engelleyecek nitelikte olması, değerlerin tanımlanmasını önemli kılmaktadır.

Yalın düşüncenin ikinci aşamasında değer akışı, işletmelerin müşterilerine, ilişki kurma açısından ne şekilde yaklaştıklarını göstermektedir. Buna göre işletmeler, değer akışı süreci içerisinde, hedef kitle ile iletişim kurarken, sundukları ürün hizmet ve onlarla olan iletişimleri sayesinde, sürece ve müşterilerine değer oluşturan unsurları göz önüne alarak yönetim ve üretim anlayışlarını yeniden değerlendirip geliştirirken, bu sürece zarar veren ya da değer katmayan unsurları elemektedirler. Bu noktada temel amaç, belirli bir değer akışı tablosu oluşturmak amacıyla işletmenin kendi içerisindeki yönetim kararlarının tüm alana aktarılmasının sağlanması ve uzun süreli olarak bunun, müşteriler ile olan ilişkilerde bir ilk adım olarak kullanılmasıdır (Özçelik ve Ertürk 2010, s. 54).

Üçüncü aşamada, değer akışıyla ilgili bir ilerleme süreci denilebilir. İsrafın her açıdan azaltılması hedefiyle hareket edilen sürekli iyileştirme, temel olarak işletmenin faaliyetlerinde iyi olan ve olmayan her faktörü birbirlerinden ayrıştırarak, iyi olanların sürekli olarak iyileştirilmesine çalışılmaktadır. Yalın yönetimde, temel olarak mükemmele yakın bir seviyeye ulaşılması hedeflenmektedir. Bu nedenle de var olan sorunların çözüme kavuşması ve çalışanların var olması büyük ölçüde önemlidir. (Ilkım ve Derin 2016, s. 490).

Yalın düşüncenin dördüncü aşamasında ise, çekme sisteminin uygulamaya geçirilmesi söz konusudur. Çekme sistemi, genel anlamda işletmenin ihtiyacı olan hizmeti ya da üretimi meydana getirmesi açısından, gerekli olmayan işlem ve faaliyetleri ortadan kaldırılırken gerekli olanların daha fazla göz önüne çıkarılması söz konusudur. Bu yönetim anlayışında önemli nokta, müşterinin ne istediği, stokların düzenlenmesi ve müşterilerin ne zaman istediğinin belirlenmesi yoluyla müşteride başlayan bir çekme mekanizmasının oluşturulmasıdır (Kılıç ve Ayvaz, 2016: 32).

Mükemmellik yani kaizen, yalın düşüncenin beşinci aşamasıdır. Mükemmellik yalın yönetimin temelini oluşturmaktadır. Yalın yönetim anlayışının temelinde, mevcut kaynakları, mevcut zaman içerisinde, geleceğe yönelik hareket ederek, en verimli kullanma yer almaktadır. Bu şekilde mükemmel odaklı olduğu söylenebilecek yalın yönetim anlayışında işletmelerin hatasız bir yönetim ve üretim anlayışını benimseyerek bir gereklilik haline getirme durumu ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, yalın yönetimde, zamanda da mükemmele yakın bir planlamanın önemi de göz önünde bulundurulması gereken bir diğer noktadır (İnel ve Yıldırım 2016, s. 244).

Yalın Yönetim

Yalın yönetim, herhangi bir değer katmayan unsurların ortadan kaldırıldığı, ileri teknolojili ekipman ve nitelikli, verimli insan gücünün kullanılmasını amaçlayan bir yönetim şeklidir. Kaynakların en az şekilde kullanılmasını ve gerçek talebe göre uyarlanarak bir ürünün meydana getirilmesini sağlar. Ek bir değeri olmayan tüm gereksiz prosesleri, maliyetin artmasına neden olan gereğinden fazla stokları ve kaliteyi düşüren gecikmeleri eleyerek bu hedefe ulaşır. Yalın yönetim anlayışı, çalışanların çalışma potansiyellerini de olumlu yönde etkilemektedir. Olumlu etki sayesinde maliyetler minimum seviyede dahi olsa taleplerin hızlı bir şekilde karşılanmasını ve uygun kalitede ürünler elde edilebilmesini sağlamaktadır. Bu yaklaşım, çalışanların devamlı olarak eğitilmesi, özellikle de üretim aşamasında çalışan performansının arttırılması açısından önemlidir (Yazıcıoğlu ve Erdoğan, 2004: 53)

Üretim sisteminin talebe göre uyarlanması düşüncesinden dolayı, geleneksel yönetim sistemlerinin uygulandığı büyük ekonomilerde uygun olmadığı düşünülse de yalın yönetim büyük ekonomiler için de uygun bir yönetim tarzıdır. (Tikici vd., 2006:24). Geleneksel örgüt yönetimi ile yalın yönetim bazı farklı özelliklere sahiptir. Bu farklar tablo 1’de ele alınmaktadır.

Tablo 1: Geleneksel Örgüt Yönetimi ile Yalın Yönetimin Karşılaştırılması
Kaynak: Liker, K. (2004).

Yalın yönetim sisteminde mükemmelliğe erişmenin temelinde Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem Al döngüsü vardır. PUKÖ, süreçte bir değişimin önerilmesi, değişimin hayata geçirilmesi, sonuçların ölçülmesi ve uygun eylem için harekete geçilmesinden oluşan bir iyileştirme çevrimidir. 1950’lerde Deming tarafından Japonya’da tanıtıldığı için Deming Çevrimi ya da Deming Döngüsü olarak da bilinmektedir. PUKÖ çevriminin dört aşaması vardır.

Şekil 3: PUKÖ Döngüsü

  1. Planla: İşletme içi üretim faaliyetleri öncesinde amaç, hedef, sorumluluklar ve ölçütlerin belirlenmesidir.
  2. Uygula: Değişimleri hayata geçir, çalışanlara öğretim ve eğitim ver, iyileştirmeyi işletmenin her aşamasında uygula,
  3. Kontrol et: Yapılan değişimlerin sisteme yansıtılması sonucunda, uygulamanın üretim faaliyetlerine etkilerini kontrol et,
  4. Önlem al: Etkin eylemleri kararlı hale getir, elde edilen sonuçlara göre değişimi standartlaştır ya da pukö döngüsünü yeniden başlat.

Yalın yönetim uygulamalarında PUKÖ döngüsü sık olarak uygulanmaktadır. PUKÖ döngüsü önemli bir zihinsel yapıdır, aynı zamanda strateji uygulamalarının da temelini oluşturmaktadır. PUKÖ döngüsü, bir durumu algılama hareketi ile başlar. Ne oluyor? Ne olmalı? Ne olmak zorundadır? Olması gereken durum nedir? gibi soruların sorulmasını gerektiren durumu kavrama uygulaması yalın düşüncenin önemli bir kavramı olan gemba yapmayı da gerekli kılar. Gemba; gerçek gelişmenin ancak işin yapıldığı alanda, geçerli olan şartların o anda incelenerek fabrika alanına odaklanıldığı zaman ortaya çıkabileceğini vurgulayan bir terimdir. PUKÖ’nün her aşamasını destekleyen bir konu olan durumu kavrama çalışmasının gembaya giderek yapılması ve daha sonra gözlemlenen durumların ne anlama geldiğinin düşünülmesi ve anlaşılması, özellikle stratejik planlamanın etkin bir şekilde yapılmasında önemli rol oynamaktadır (Dennis: 2007).

Yalın Üretimde Dijitalleşmeye Geçiş

Üretimde değişimler Endüstri alanında ilk olarak 1750-1890 yıllarda Avrupa’da başlayarak diğer bölgelere yayılan ve temel amacın taleplerin artması doğrultusunda üretimin hem artırılması hem de hızlandırılması amaçlanarak başlanan Birinci Sanayi Devrimi diğer adıyla Endüstri 1.0, olarak adlandırılan dönem aynı zamanda Buhar Çağı olarak da bilinmektedir. Buhar çağı olarak adlandırılmasının temel nedeni James Watt tarafından Buhar makinesinin üretilmesi Endüstri yani Birinci Sanayi Devriminin başlangıcı olarak bilinmektedir. Dokuma tezgâhları, çelik işleme ve buhar gücüyle çalışan üretim faaliyetlerinin öncülük ettiği Endüstri 1.0 sanayileşmenin öncülüğünü başlatan dönem olarak nitelendirilmektedir (Ayvaz ve ark., 2010).

Endüstri 2,0 olarak adlandırılan ikinci sanayi devrimi 20. Yüzyılın başlarında talep ve ihtiyaçların artması sebebiyle seri üretim teknolojisine geçiş şeklinde ortaya çıkmış ve buhar makinelerinden elektrik enerjisinin endüstriyel alanda kullanıldığı döneme geçiş olarak sınıflandırılmaktadır. Seri üretim teknolojisi ilk olarak Ford tarafından kullanılmıştır. Araç üretiminde kullanılan seri üretim bandı Endüstri 2.0 alanında yeni bir çağın açılmasına öncülük etmiştir. Kısa süre içerisinde seri üretim bandı kullanımı birçok sektörde yaygınlaşmış üretimin daha hızlı olmasını, belirli bir standarta binmesini ve daha verimli halde üretimlerin yapılması sağlanmıştır. Böylelikle tüketici ihtiyaçlarına kısa sürede cevap verme olanağı da sağlanmıştır. (Akbulut, 2011).

Üçüncü sanayi devrimi olarak nitelendirilen Endüstri 3.0 elektriğin ve elektronik aletlerin makinaların endüstriyel alanda kullanılmasının başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Endüstri 3.0; üretim sistemlerinin fiziksel sistemler yerine dijital sistemlere dönüştüğü, insani güçle çalışan makinelerin yerini dijital ve elektronik sistemlerin birlikte kullanıldığı sistemlere geçiş olarak adlandırılmaktadır. Programlanabilen makinelerin öncülük ettiği bir döneme geçiş olarak bilinen Endüstri 3.0 üretimin otomatik ve daha hızlı yapılmasını sağlamıştır (Çeliktaş ve ark., 2015).

 

Endüstri 4.0

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sanayi devrimleri hızla gelişmiştir. Geçmiş zamanlarda insan gücüne dayalı üretimler teknolojinin gelişmesiyle birlikte farklı bir hal almıştır. (Brettel, Friederichsen, Keller ve Rosenberg, 2014). İlk sanayi devriminde insan gücü yerine su ve buharla çalışan makinelerin üretimde kullanılmasıyla birlikte başlayan süreç, yerini teknoloji ve dijital dönüşüm ile birlikte 2011 yılında 4. Sanayi devrimi olarak adlandırılan Endüstri 4.0’a bırakmıştır. Bunun anlamı dağınık olan makinelerin ve araçların Nesnelerin interneti, Siber Fiziksel Sistemler gibi beraberinde teknolojik destekler ile birlikte birleştirilip entegre olmasıyla akıllı ürün ve hizmetlerin üretilmesi anlamını taşımaktadır. (Weyer ve diğ. 2015).

Şekil 5: Endüstri 4.0 Nedir?

Endüstri 4.0 pek çok üretim faaliyetinin kapsamlı ve detaylı bir şekilde dijital dönüşümünü içermektedir. Endüstri 4.0, üretim aşamasında maliyetlerin kontrol edilmesi, makine arıza sürelerinin kısaltılması ve arızaların önlenmesi amacıyla sistem performansını gerçek zamanlı olarak gözetebilen, yeni nesil, akıllı, teknolojik, birbirleriyle etkileşim halinde ve uyum içerisinde çalışabilen üretim sistemlerini oluşturmak için kullanılan Endüstri 4.0 sistemlerinde amaç üretim faaliyetlerini üst seviyelere taşımaktır (Foresight, 2013; Giannetti ve Ransing 2016).

Endüstri 4.0 dönüşümünün daha sağlıklı bir şekilde ilerletilmesi amacıyla aşağıda bahse konu olan tasarım prensiplerinin sağlanması gerekir:

  • Gerçek zamanlı veri yönetimi
  • Entegre çalışabilirlik
  • Merkezi olmayan sistemler
  • Çeviklik
  • Hizmet odaklı anlayış
  • Entegre edilmiş iş süreçleri

 

Şekil 6: Endüstri 4.0’ın Firmalara Sağlayacağı Kazanç Beklentileri

Kaynak: (McKinsey, 2015).

Şekilde görüldüğü gibi Endüstri 4.0 üretimde esnekliğin arttırılmasını sağlamaktadır. İşletmenin üretim esnasında %3-5 oranında verimliliğin artması, üretim yapılırken düşük hata oranı ile çalışmayı, insan gücü kullanımının en aza indirilerek zamandan tasarruf edilmesini sağlamaktadır. Otomasyon sistemlerinin kullanılması sayesinde makinelerin çalışmadığı zamanların %30-50 azaltılması, yeni iş modellerinin ve hizmet alanlarının geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. Endüstri 4.0 işletmeye sağladığı avantajlardan diğeri ise stok bulundurma maliyetlerinin azaltılması, üretim ve kalite maliyetlerinin %10-20 oranında azaltılmasıdır. Endüstri 4.0 aynı zamanda çevreye duyarlı ve kaynak kullanımında tasarruflu üretimin sağlanması, Öngörü hassasiyetinin %85 oranında artması gibi işletmeye sağladığı birçok fayda bulunmaktadır.

Endüstri 4.0’ın Yapısı

Endüstri 4.0 dönüşümünün mevcut sistemlerde altyapısı veya gelişiminin sağlanmasında çeşitli teknolojilerden yararlanılmaktadır. Bu teknolojileri veri analitiği, gömülü sistemler, robotik sistemler, endüstriyel internet, bulut sistemler, simülasyon, sanal ve artırılmış gerçeklik ve eklemeli üretim olarak belirleyip sıralayabiliriz. Sıraladığımız bu teknolojierin kurulumu ve doğru kullanımı nedeniyle siber güvenlik, sensörler, RFID –RTLS teknolojilerinden ve mobil teknoloji altyapısından faydalanılmalıdır. Endüstri 4.0’da kullanılan teknolojileri kısaca tanımlayalalım.

Veri Analitiği: Şimdiki zamanda büyük verinin kullanımı ve değerinin anlaşıla bilirliğinden ötürü verinin değerlendirilmesi ve veriden elde edilen sonuçların gerçek zamanlı yapılması çok önemli bir hal almıştır. Veri değerlendirilirken hem yapısı hem de boyutu nedeniyle derin öğrenme, makine öğrenmesi gibi yaklaşımların uygulanması gerekir.

Gömülü Sistemler: Veriyi saklayıp muhafaza ederek işleme ve gerekli sonuçları elde edecek mikro mekanizmalar olarak adlandıran gömülü sistemler, yerinde ve zamanında karar vermeyi ve dağınık sistemlerin birbiriyle entegre edilip eş zamanlı çalışmasını sağlamaktadır.

Robotik Sistemler: Sensör ve RFID altyapısı sayesinde değişik ortam şartlarına uyumlu olarak ve üzerinde çalışan algoritmik yapıyla yüksek derecede hassasiyet gösterip önem arz ederek ölçümleri gerçekleştirebilen bu yapılar makinaların daha akıllı ve merkezi olmayan karar yapıları olarak da adlandırılabilir.

Endüstriyel İnternet: Sistemin ve makinaların birbirleriyle iletişim halinde olmasını amaçlayan ve etrafındakilerle bilgi alış-verişinde bulunulmasını sağlayan sistemdir. Endüstriyel internet özellikle daha hızlı kararlar alınmasında ve bunların paylaşılmasında Endüstri 4.0 sistemleri arasında oldukça önem arz etmektedir.

Bulut Sistemler: Sistemlerin çalışması sırasında sunucu kaynakları üzerinden istenen performans veya harcanan zaman dikkate alınarak yazılım, donanım ve altyapı hizmetleri alınabilir. Böylelikle karar alınması sırasında hızlı kullanım kolaylığı, sistem entegrasyonu ve birlikte çalışabilirlik ilkeleri sağlanmaktadır.

Simülasyon: Teknik olarak gerçek bir dünya süreci ya da sistemini işletilmesinin zaman üzerinden taklit edilmesi anlamını taşır. Sistem nesneleriarasında tanımlanmış ilişkileri içeren süreçlerin bir benzeridir.

Sanal ve Artırılmış Gerçeklik: Teknolojileri gerçek olan görüntünün ses ve grafiklerle desteklendiği veya sanal bir gerçeklik yaratılarak zenginleştirilen görüntülerin bütünü olarak isimlendirilebilir. Bu teknolojiler Endüstri 4.0 dönüşümünde özellikle de kalite kontrol, bakım, süreç kontrol ve personel eğitimi gibi birimlerde tercih sebebidir.

Eklemeli Üretim: Üç boyutlu yazıcılar ile geometrik olarak üretim karmaşıklığına sahip parça, yedek parça ve nihai ürünlerin hazırlık süresi indirgenerek esnek bir şekilde üretimi sağlanır (Conner ve diğ., 2014). Bu da stokların azalmasına ve tam zamanında üretim gibi yalın üretim araçlarının desteklenmesine olanak sağlar.

Siber Güvenlik, Sensörler, RFID–RTLS Teknolojileri ve Mobil Teknolojiler: Makinaların birbirleriyle etkileşim içerisinde çalışması sağlanarak bilgi alışverişinin daha da güvenilir şekilde yapılması en önemli gereksinimlerinden biridir. Bunun yanı sıra sensörler, RFID ve RTLS gibi teknolojilerle toplanan veriler, dağınık sistemlerin etkileşime geçmesinde ve çevresiyle eş zamanlı ve uyum içerisinde çalışmasına olanak sağlar (Salkin ve diğ., 2018).

Endüstri 4.0 ve Yalın Üretim Teknikleri

İsrafları indirgemek için Üretim sistemlerinde birçok Yalın Üretim Tekniği geliştirilmiş böylelikle ileri seviyedeki üretim sistemlerinde israflar indirgenerek verimliliğin maksimize edilmesi amacıyla geliştirilen pek çok Endüstri 4.0 teknolojisi bulunmaktadır. Bu tekniklerin birbirini tamamlayıcı ve destekleyici nitelikte üretim sistemlerinde entegre bir şekilde kullanımı, israfların etkin bir şekilde azaltılmasına ve verimliliğin artmasına olanak sağlayacaktır. Tablo 2’de Yalın Üretim Teknikleri ve Endüstri 4.0 teknolojileri arasındaki ilişki gösterilmiştir. Sonra, her bir Yalın Üretim tekniği ile Endüstri 4.0 teknolojileri arasındaki ilişkiler değerlendirilmiştir.

Jidoka

Jidoka, yalın üretim tekniklerinden birisidir. Japoncada “insan dokunuşuyla otomasyon” anlamı taşımaktadır. Toyota şirketler grubunun kurucusu Sakichi Toyoda tarafından jidoka, bir iplik koptuğu durumda hataları önlemek maksadıyla otomatik olarak duran bir tekstil dokuma tezgahının icatı ile ortaya çıkmışdı. Hataları önlemek maksadı ile her makinede operatörler görevlendirilerek makineler gözlemlendiriliyordu. Jidoka ile beraber birden çok makinenin bir operatör eşilğinde gözetimine olanak sağlanarak hata olması durumunda makinenin kendi kendine durması sağlanmıştır. Günümüz dünyasında ise Endüstri 4.0 dönüşümünde gereksiz olan insan gücünün daha da indirgenmesi durumlarında üretim sistemlerinde tam otomatik sistemlere geçiş zorunlu hale gelmiştir. Endüstri 4.0 dönüşümü ise ancak sensörler, mobil teknolojiler ve endüstriyel internetle birlikte, robotik sistemler ve veri analitiği tekniklerinin mevcutta bulunan sistemlere entegre olması ile mümkün hale getirilebilir (Liker ve Morgan, 2006).

Tam Zamanında Üretim

Yalın üretim teknikleri arasında temel ilkelerinden biri olan Tam Zamanında Üretim (TZÜ), müşteri taleplerinin istenilen zamanlarda, istenilen yerde, istenilen miktarlarda ve ölçülerde karşılanmasıdır. Toyota firması düzgün üretim akışı sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Tam zamanında üretim de değerlerinden farklı olarak itme sistemi değil çekme sistemi uygulanır. Üretim bandına emir verilerek müşterilerden sipariş geldikçe üretim yapılır. Böylelikle stoklar azalıp ve akış tek parça haline dönüşmüştür. Endüstri 4.0 dönüşümünde üretici firmalar üretim sistemlerinde tam zamanında üretimi uygulamak maksadıyla gerçek zamanlı veri paylaşımına ihtiyaç duyarlar. Duydukları ihtiyaç durumunun endüstriyel internet, siber güvenlik, RFID teknolojileri ve bulut sistemlerin kullanılmasıyla mümkün hale getirilebilir. Diğer taraftan istenilen parçanın özelliğine göre de 3D yazıcılar gibi teknolojilerde sisteme dahil hale getirilebilir (Öksüz ve Öner, 2017: 7).

Toplam Üretken Bakım

Temel anlamda toplam üretken bakım; makine ve donanım kullanımında verimliliği en yüksek düzeyde tutmayı amaçlayan yalın üretim modelidir. Bu model klasik bakım yöntemleri gibi bakımı, sadece makineye yağlamak, gevşeyen vidayı sıkmak olarak görmemektedir. Daha çok adındaki anlam gibi toplam, genel gibi tüm entegrasyon sürecinin bakımıyla ilgilenen bir yöntemdir. Odaklanılan nokta ise önleyici bakımlardır. Endüstri 4.0 ile toplam üretken bakım yönteminin uygulanabilirliği çok daha kolaylaşmıştır. Geliştirilen teknolojik sistemlerle (sensörler, mobil teknolojiler, arttırılmış gerçeklik vs.) makinelerin durma süreleri, veri analizleri kolaylıkla sağlanabilmektedir. Ayrıca endüstri 4.0’ın simülasyon teknolojisi de bakım onarımın eğitim aşaması için oldukça önemli bir yöntem olarak kullanılabilir (Askin ve Goldberg, 201).

Kanban

Yalın üretim sistemi kapsamında malzemenin, üretim hattı boyunca ve dışında kontrolünün ve takibinin sağlanması amacıyla oluşturulan sisteme kanban adı verilmiştir. Malzeme üretim hattına girer ve bir sonraki istasyona gittiğinde ürünle ilgili bilgiler bazı sinyal kartları sayesinde aktarılır. Bu kartlar hem malzemenin takibini sağlarken hem de yarı mamul stok kontrolünü de sağlar. Yarı mamuldeki birikim de önlenmiş olur. Sistem 2 temel şekilde gerçekleşir. Bunlar; Çekme Kanbanı ve Üretim-Sipariş Kanbanıdır. Çekme Kanbanında, malzeme çekilirken bir sonraki istasyona malzemenin cinsi ve miktarı belirtilir. Üretim-Sipariş Kanbanı ise bir önceki istasyonun üretmesi gereken malzeme miktarı ve cinsi olarak tanımlanır. Belirtilen bu takip sisteminde kontrollerin en üst düzeyde yapılabilmesi, geliştirilen teknolojik sistemlerle (RFID, sensörler gibi) daha hızlı, daha güvenilir halde sağlanabilir. Robotik gelişmeler bu bağlamda önem taşımaktadır (Ünnü, 2003: 56).

Kaizen

Japoncada geliştirme, sürekli iyileştirme olarak tanımlanan Kaizen, sürekli iyiyi arama çabasıdır. Kaizenin temelinde her atılan adım bir öncekinden iyi olmalıdır felsefesi vardır. Bu yüzden bu anlayışa göre akla büyük değişiklikler gelmemelidir. Daha çok devamlı ve sürekli bir geliştirme gelmelidir. Yalın üretimin temellerinden olan Kaizen’in amacı geçici çözüm süreçleri ile günü kurtarmak değil, kalıcı çözümlerle yarına odaklanmaktır. Francois Marie Arouet Voltaire ‘in meşhur sözü “Le mieux est l’ennemi du bien” yani “En iyi, iyinin düşmanıdır” Kaizen ilkesini güzel bir şekilde tanımlamıştır. Bu yöntemin tam olarak benimsenip uygulanması için tam zamanlı otomasyon sistemi gerekmektedir. Diğer türlü, karşılaşılacak hataları en aza indirgemek ve sistemin yönetimini elde tutmak daha zordur. Gerekli olan otomasyonu sağlamak için RFID-RTLS sensörlü sistemlerin altyapıyı hazırlaması gerekir. Altyapıda sağlanan bu sistemler ile üzerine gömülecek olan sistemler sayesinde, veri analitiği yapılarak süreçlerin aşama, sürekli olarak geliştirilmesi endüstri 4.0’ın eklemeli üretim sisteminin uygulanmasıyla sağlanabilir (Çoban, 2004: 85).

Sürekli Akış

Sürekli akış sisteminde, üretimin başlangıcından bir sonraki aşamalara geçişinde oluşan yarı mamul stoklarının oluşmaması ya da en az düzeyde tutulması amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirerek ayrıca, envanter miktarlarını minimize etmek, süreçler arası geçişlerde taşıma işlemlerini azaltmak ve bekleme sürelerini de en aza indirgemek hedeflenmektedir. Bu işlem sürekli uygulandığında, ürün geliştirme, üretimin fiziksel boyutları da çok kısa sürede tamamlanabilir hale gelecektir. Üretimin sürekli akış sistemine göre fazla yarı mamul oluşmadan üretim devamlılığını sağlayabilmek için otomasyon sistemleri kullanılmalıdır. Örneğin bekleme sürelerini azaltabilmek için Endüstri 4.0 ile eklemeli üretim sistemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bilgi akışını kesintisiz ve sağlıklı bir şekilde sağlamak adına yine Endüstri 4.0’ın getirilerinden olan bulut sistemleri kullanılabilir (Öksüz ve Öner, 2017: 7).

Hücresel Üretim

Çok çeşitli ürünlerin mümkün olan en az israfla üretilmeye çalışıldığı yalın üretim sistemlerinden biri olan hücresel üretim olası en kısa sürede çeşitlilik gösteren ürünleri en az maliyetle üretmeyi amaçlamaktadır. Üretim sistemindeki hücreler iş istasyonlarının yapısına, makinelerin veya donanımların kullanım sürecine göre tasarlanmaktadır. Bu hücreler oluşturulurken bekleme süresi an aza indirgenip, çeşitli ürünlerin birleştirilmesi gibi üretim sürecinde taşıma yükünü de minimize etmek amaçlanıyor. Hücreler oluşturulurken çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Hücrenin ne amaçla kullanılacağına bağlı olarak; görsel yöntem, sınıflandırma ve kodlama, üretim akış analizi gibi temel yöntemlere göre oluşturulabilir. Bu hücrelerin üretim sistemi içinde kurulması için veri analitiği gibi işi kolaylaştıracak yöntemler kullanılabilir. Ayrıca robotik sistemlerle malzemelerin taşınma sürelerinde kısalma söz konusu olup taşıma işlemleri daha kolaylıkla yapılabilmektedir (Mahdavi vd., 2008: 943).

Heijunka

Bu uygulamanın temel amacı müşteri taleplerindeki anlık-dengesiz değişimlerin üretim süreci üzerinde oluşturacağı olumsuz etkileri ortadan kaldırmaktır. Heijunka ile bu şekilde talep çeşitliliğine en iyi şekilde cevap verilebilecek hale gelinecektir. Ayrıca bu sistem ile üretim sisteminde geriye doğru ritmik bir şekilde ve verimliliğin en üst düzeyde olduğu bir sistem kurulmuş olacaktır. Yalın üretimin Heijunka sistemini kullanabilmek için üretimden önceki ve sırasındaki hazırlık sürelerini iyi belirlemek gerekmektedir. Çünkü üretimdeki değişikliklerden daha az etkilenir durumda olmak ister. Bu sistem içinde veri analitiği yöntemi çok önemlidir. Ancak talep tahminlerinin doğru yapılması ile sistemin etkin çalışması sağlanabilir. Yani endüstri 4.0 burada da bize veri analitiği ile fayda sağlamaktadır. Ayrıca robotik sistemler ile üretim hattındaki sürelerde kısalmalar sağlayıp, buradaki süre kaybının sisteme etkisini de azaltması beklenmektedir (Liker, 2003: 107).

Bilgisayarlı Bütünleşik Üretim

Bu üretim sistemi, tüm üretim sürecinin bilgisayar aracılığıyla sağlanmasıdır. Bu sistem içerisinde CNC, CAD, CAM, robot, CAQ, CAE gibi birçok bilgisayar destekli sistemler kullanılmaktadır. Bu sistemlerin üretimi desteklemesi ile insan gücü azaltılarak hatalar minimize edilmek, gerçek zamanlı çalışan sensörler aracılığıyla süreci tam otomasyon olarak yönetmek hedeflenmiştir. Bu üretim sistemindeki en önemli kavram veri tabanıdır. Sistem tamamen bilgisayar destekli olduğu için kullanılacak olan veri tabanı sistemi hızlı olmalıdır. Çünkü işletmenin işleyebilmesi bu veri tabanındaki veri aktarımına bağlı olarak gerçekleşmektedir. En çok bilgisayarla bütünleşik üretim, Endüstri 4.0, robotik sistemler gibi gelişmelere ihtiyaç duymaktadır. Kullanacağı üretim akış sistemi bunu gerektirmektedir. Bakıldığında hem verinin üretilmesi hem de bu doğrultudaki aktarımlar ile üretim sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilecektir. Ayrıca siber güvenlik sistemlerinin kullanılması da oldukça önemlidir. Çünkü tüm üretim hattı ilgili veri tabanına bağlıdır. Herhangi bir saldırı söz konusu olduğunda üretim sisteminin koruması yapılamayabilir. Ek olarak da bulut sistemler ile verilerin saklanması da sağlanmaktadır (Groover, 2007).

Smed

SMED stoklu çalışan üretim yerlerinde kalıp veya modeli değişimde geçen sürenin fazla olmasından kaynaklı ihtiyaç duyulan bir sistemdir. İşletmelerde kalıp/model değişiminde geçen süre arttıkça stok miktarı da arttırılmalıdır ki, birim başına düşen maliyet de düşük olabilsin. Stok miktarını her zaman arttırmak mümkün değildir. Bu yüzden setup sürelerini kısaltma yoluna gidilmiştir. Bu süreçte yalın üretimi etkin bir şekilde uygulayabilmek için öncelikle kalıp değişim sürelerinin minimize edilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Fakat firmalar setup sürelerinin kısaltma işlemini uygulamanın pahalı ve elde edilecek verimliliğin bu maliyete değmeyeceğini düşünmekteydi. SMED bu bağlamda tam anlamıyla uygulandığı zaman hem kolay hem de ucuz bir yöntem olabilecektir. Endüstri 4.0’ın gelişiyle beraber SMED uygulanabilirlik açısından kolaylık kazanmıştır. Çünkü kullanılan sensörler, prototip üretim, RFID-RTLS teknolojileri ve robotik otomasyon ile birlikte parça değişim sürelerinde ciddi anlamda kısalmalar söz konusu olacaktır (Ohno, 2017: 130).

Poka-Yoke

Kelime anlamına bakıldığından ‘Hata Önleme’ anlamına gelen Poka-Yoke insan faktöründen kaynaklanan; dikkatsizlik, yanlış anlama, unutkanlık gibi durumlara karşı hata önleyici sistemlerin geliştirilmesini savunan yalın üretim sistemidir. Temel amacı hatayı sonradan bulmak yerine, hatayı önleyici sistemler geliştirmektir. Yani bir diğer deyişle problemin oluşması engellenmeli, daha büyük problemlerin bu şekilde önüne geçilmelidir. Bu kapsamda üretimde bu yöntemin daha etkin şekilde uygulanabilmesi için sonlandırıcı şalterler, ışıklı uyarılar, sensörler ve ayar pimleri gibi donanımsal sistemler kullanılmalıdır. Donanımların temel fonksiyonları açma, kapama ve durdurma gibi basit işlemler olmalıdır. Otomasyon teknolojileri de bu sürece hizmet edecek kapsamda uygulanmalıdır (Gökçe, 2006: 36).

Sonuç

Globalleşen dünya pazarında işletmelerin sürdürülebilirliğini devam ettirebilmesi için üretim aşamasında müşterilere doğru, ekonomik ve kaliteli ürünler sunmalıdır. Bu aşamada yalın üretim sistemlerinin uygulanması, israfın azaltılması ve daha uygun maliyetle, istenilen kalite ve zamanda tüketicilere ulaştırılmasını sağlamaktadır. Bu uygulamaların gerçekleştirilmesi için çalışan yalın yönetim anlayışında amaç mükemmele yakın bir üretim sistemini oluşturmaktır. Sürekli iyileştirmeyi temel alan bu yaklaşım ürün, hizmet ve prosesleri en verimli olacak şekilde çalışmalar yapmaktadır. Her sektör için müşteri memnuniyetinin ve verimliliğin artırılması, maliyetlerin azaltılması gibi unsurların temel hedef olması yalın yönetim anlayışının önemini daha da arttırmıştır. Aynı zamanda bu yönetim sisteminin geleneksel yönetim sistemine göre daha fazla avantaj sağlaması sebebiyle de her geçen gün yaygınlaşmıştır ve artık hemen hemen her sektörde uygulanması gereklilik haline gelmiştir.

Sanayi devriminin de adım adım gelişmesiyle şu an trendlerde olan Endüstri 4.0 yani dijitalleşen dünyada, yalın üretim sistemini kullanmak isteyen işletmeler 3D yazıcı, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, siber sistemler, yapay zekâ, büyük veri, simülasyon yöntemleri, akıllı sensörler gibi geliştirilen teknolojik sistemlerin kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Birçok kurumsal firma bu tarz yenilikleri bünyesine alarak, sistemden beklenen; düşük israf oranı ve maliyetle kaliteli, ekonomik ürünler üretmeye başlamıştır. Diğer önemli unsurlar ise yalın üretim teknikleridir. Bu tekniklerden kaizen ile işletmeler üretim esnasında ürünlerde, makinelerde ve imalat süreçlerinde sürekli iyileştirmeler yaparak hata oranları minimum seviyeye indirgemiştir. Yalın üretim sisteminin sağladığı faydalardan bir diğeri kanban sistemidir. Kanban malzemenin, üretim hattı boyunca ve ürün hattı dışında kontrolünün, takibinin sağlanması amacıyla oluşturulan sistemdir. Kanban sisteminin günümüz işletmelere sağladığı en büyük faydalardan bir tanesi kanban kartları sayesinde ürünün bir sonraki süreçte kontrol edilmesini ve stokların kontrol altında tutularak stok maliyetlerinin en aza indirgenmesini sağlamaktadır.

Sonuç olarak günümüzde artan rekabet ortamı ve gelişen teknolojik faaliyetlerle birlikte işletmelerin odak noktasında müşteri ihtiyaçları ve beklentileri yer almaya başlamıştır. İşletmeler müşteri ihtiyaçlarına cevap verebilmek, sürdürebilir rekabet açısında üretim faaliyetlerinin doğru ve karlı hale getirmek için yalın üretime yönelmiş ve hem hatasız üretim hemde israfın en aza indirildiği bu yöntemde amaç artan tüketici taleplerini en uygun fiyat, en hızlı, şekilde cevap vermek vardır. Teknolojik gelişmeler artıkça yalın üretim sistemlerinin yeri ve önemi de artacaktır.

Kaynakça

AKBULUT, U. (2011). “Sanayi Devrimleri Dünya Gidişini Değiştirdi”, http://www.uralakbulut.com.tr. (Erişim tarihi: 16.07.2019).

AYVAZ, Z. R., KIRBAŞLAR, F.G. ve GÜNEŞ, Z. Ö. (2010). “Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kimya Öğretiminde B de Materyali Kullanımına İlişkin Düşünceleri”, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi Sayı 14 (2), ss. 1-18.

BRETTEL, M., N. FRİEDERİCHSEN. M. KELLER and M. ROSENBERG. 2014. How Virtualization, Decentralization and Network Building Change the Manufacturing Landscape: Industry 4.0 Perspective. International Journal of Mechanical, Aerospace, Industrial, Mechatronic and Manufacturing Engineering 8(1): 37-44s.

CONNER, B. P., MANOGHARAN, G. P., MARTOF, A. N., RODOMSKY, L. M., RODOMSKY, C. M., JORDAN, D. C., & LİMPEROS, J. W. (2014). Making sense of 3-D printing: Creating a map of additive manufacturing products and services. Additive Manufacturing, 1, 64-76s.

ÇELENK, O., TOPOYAN, M. ve ÖZÇELİK KAYNAK, K. (2019). Yalın düşünce bakış açısıyla acil servis iş akışlarının değerlendirilmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21 (2), ss. 585- 604.

ÇELİKTAŞ, M. S., SONLU, G., ÖZGEL, S. ve ATALAY, Y. (2015). “Endüstriyel Devrimin Son Sürümünde Mühendisliğin Yol Haritası”, Endüstri ve Mühendislik Dergisi, 54(662) s.24-34

ÇOBAN, Suzan (2004) “Toplam Kalite Yönetimi Perspektifinde İçsel Pazarlama Anlayışı”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 22, Ocak-Haziran 2004, s.85-98

DENNİS, P. (2007). Liderin Planlama ve Uygulama Kılavuzu. Doğru İşlerin Yapılmasını Sağlamak. (Çev.: SOYDAN, A.). Bursa: BZD Yayın ve İletişim Hizmetleri, 232s.

GÖKÇE, İsmail. “Mevcut Üretim Sürecinin Yalın Üretim Yaklaşımıyla Yeniden Yapılandırılması ve Bir Uygulama”, (Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ekonometri Anabilim Dalı, İzmir, (2006).

GROOVER, M. P. (2007). Automation, production systems, and computer-integrated manufacturing. Prentice Hall Press.

HİCKS, B.J. (2007). Lean Information Management: Understanding And Eliminating Waste. International Journal Of Information Management, 27, ss. 233–249.

HODGE, G.L., ROSS, K.G., JOINES, K.A., VE THONEY, K. (2011). “Adapting Lean Manufacturing Principles To The Textile Industry”, Production Planning and Control, 22(3), 237-247.

ILKIM, N. Ş. ve DERİN, N., (2016). Dünyadan ve Türkiye’den örneklerle sağlık hizmetlerinde yalın yönetim. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi, 19 (4), ss. 481-502.

İNEL, M. N. ve YILDIRIM, H., (2016). Operasyonel mükemmellik üzerine israflar için bir model denemesi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, ss. 243-257.

JON, C. Yingling, Richard B. Detty ve Joseph Sottile, Jr, “Lean Manufacturing Principles and Their Applicability to the Mining Industry”, Mineral Resources Engineering Journal, Vol. 9, No. 2, Imperial College Press, 2000, s. 217.

KILIÇ, A., AYVAZ, B., (2016). Otomotiv yan sanayinde yalın üretim uygulaması. İstanbul Ticaret Üniversitesi, Fen Bilimleri Dergisi,15(29), ss. 29-60.

LİKER, J. K., & MORGAN, J. M. (2006). The Toyota way in services: the case of lean product development. The Academy of Management Perspectives, 20(2), 5-20s.

MAHDAVİ, I., SHİRAZİ, B., & PAYDAR, M. M. (2008) A flow matrix-based heuristic Algorithm for cell formation and layout design in cellular manufacturing system. International Journal of Advanced Manufacturing Technologies (39), 943- 953

NOVIS, D.A. (2008). “Reducing Errors in the Clinical Laboratory: A Lean Production System Approach”, Labmedicine, 39(9), 521- 529.

OHNO, Taiichi. Toyota Ruhu, Scala Yayıncılık, İstanbul, 2017

ÖZCAN, E. (2018), Yalın Üretim Sistemi Açısından Değer Akış Maliyetlemesi Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, 113s.

ÖZÇELİK, F. ve ERTÜRK, H., (2010). Yalın üretim işletmeleri için değer akış yönetimi ve değer akış maliyetlemesi (DAM). Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 29 (2), ss. 51-84.

SEZEN, H. K., SERT, A. G. F. C., & ŞENARAS, A. G. D. A. E. (2018). Teknoloji, Yalın Yönetim ve Ötesi, Ekonometride Güncel Konular, 49-68ss.

SALKİN, C., ONER, M., USTÜNDAĞ, A. & CEVİKCAN, E., (2018). A Conceptual Framework for Industry 4.0, Industry 4.0: Managing The Digital Transformation. Springer Series in Advanced Manufacturing (in press)

TEKİN, M., (2017). Üretim Yönetimi, Cilt 2, Günay Ofset, Konya, 288s.

TİKİCİ, M., DERİN, A., AKSOY, A., & DERİN, N. (2006). Toplam Kalite Yönetiminin Radikal Unsurlarından Birisi Olarak Yalın Yönetim., Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi.

ÜNNÜ, Kaan. Yalın Üretim Sistemi ve Yardımcı Teknikleri, (Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi, Toplam Kalite Yönetimi Anabilim Dalı, İzmir, 2003. 56 s.

YAZICIOĞLU, Y. ve ERDOĞAN, S. (2004). SPSS Uygulamalı Bilimsel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Detay Yayıncılık, 448s.

WEYER, S., SCHMİTT, M., OHMER, M., & GORECKY, D. (2015). Towards Industry 4.0-Standardization as the crucial challenge for highly modular, multi-vendor production systems. IFAC-PapersOnLine, 48(3), 579-584s.